Desene ben senden daha şanslıymışım. 2003 veya 2004 yılında o zamanın parasıyla 350-400 dolar vererek HP'nin officejet tipi en baba yazıcısını almıştım. Fax cihazını birkaç kere deneme amacıyla kullandık. Mürekkepleri pahalı diye genelde çıktılarımızı ekonomi modunda alıyorduk, en çok bedava olduğu için tarayıcıyı kullanıyorduk. Günün birinde içinde sıkışan kağıdı ön taraftan çekip çıkardık diye (malum kullanıcı hatası) cihaz arıza moduna geçti. Tamir için 5 sene kadar evvel 150 TL istendi. Seve seve yaptırdık. Birkaç sene sonra gene aynı arızayı yaptı. Gene 150 TL bayıldık. Serviste sesimi fazla yükseltince bir daha kağıt sıkışırsa arkadaki kapağı açın sıkışan kağıdı oradan çıkarırsanız sorun yaşamazsınız dediler. Arka kapağın işlevini öğrenmenin bedeli bana 150 TL ye patladı. Geçen ay aynı makinenin mürekkep kartuşunu tutan kapak kırıldı. Ara tara derken İzmir'deki HP'nin yetkili servisi bulduk. Müşteri kabuldeki vatandaş cihazı görür görmez "bu cihaz eski model, biz buna servis vermiyoruz" dedi, benim yüz ifademin değiştiğini anlayınca bu tip eski modellere hizmet veren başka bir yetkili servisin adresi verdi. Oraya gittiğimde cihazımın modelini sordular (sanki araba servisi). Ben nereden bileyim deyince seri numarasından cihazımın 2003 model olduğu ortaya çıktı. Bu sefer ki savunmaları daha da güzeldi. Cihazım artık antika sınıfına girdiğini, yedek parçalarının bulunmadığı gerekçesi ile hizmet veremediklerini söylediler. Meğersem HP firması 7 seneden daha eski cihazlara servis vermiyormuş. Ben tabi orada da yağıp gürledim, bana cihazıma neden hizmet vermediklerine dair yazılı bir belge istedim, onu da veremediler ama onun yerine piyasada bu işi yapan özel bir yere yönlendirdiler. Adamın dükkanını buldum, vatandaş yedek parça bulmakta zorlanacağını ifade etti, ben de kırık parçayı yapıştırıp cihazımı çalışır hale getirmesinin (en azından tarama kısmının aktif hale gelmesine bile razı olduğumu) yeterli olacağını söyledim. Sağolsun cihazı basit bir yöntemle aktif hale getirdi.
Yazıcı alacak arkadaşlara HP markasında karar kılmadan evvel bu yazımı okumalarını sağlık veririm (aslında konu daha detaylı ya neyse, ben kısaca yazayım dedim).
usta sene 1999-2000 de ilk bilgisayarımı almıştık, beko nexus diye çok çok yavaş bir bilgisayardı. hiç bozulmadı ama hiçde randıman alamadım...
celeron 433 mhz işlemci 32 ramdi - 1 ramide ekran kartı yediği için 31 ram kalıyordu geriye. 2 tane mp3 yüklediğimde veya 1 oyun yüklediğimde Bilgisayar çok kötü kasıyordu bende hızlansın diye bir iki dosya siliyordum her hafta formatlık oluyordu bilgisayar. o zaman bilgisayarı iyi bilmediğim için hep bilgisayarcıya format attırıyorduk =)
yanında bir yazıcı birde tarayıcı vardı hediye... sene 2000 de falan bir mutfak tüpü 15 milyonken bunun yazıcı kartuşuda 15 milyondu yani yaklaşık mutfak tüpü parası. en sonunda kartuş alamaz hale geldik. açtım yazıcının içini ne var ne yoksa söktüm, bomboş yazıcı kutusu kaldı geriye. vede Cd kutusu yapmıştım =)
her ay 20-30 milyona paket alıyorduk internet paketi. birde saatlik olarak internete bağlandığımız zaman saat başına fatura işliyordu. günde 2-3 saat girdiğimiz için ayda 80 milyon telefon faturası geliyordu.
en sonunda yegenim bize geldi. dediki böyle her ay paket almayın. 146 diye bir numara var onu yazın bağlanın. hem internet paketi parası ödemiyorsunuz hemde daha ucuz demişti. bizde bir ay boyunca 146 ile bağlandık. en sonunda sene 2000 yılında asgari ücret 100 milyonken, bize 310 milyon Fatura gelmişti. meğerse bu 146 çok pahalıymış =)
ve faturayı zor şartlar altında ödedik. dile kolay 3 asgari ücret parası. 2000 yılında 310 milyon =) ve bilgisayar hayatına 1-2 yıl ara vermiştim bu sebeple =)
Son düzenleme:
